Selamun aleykum kardeşim. Bu sorduğun soru yukarıda çok ayrıntılı bir şekilde cevaplanmıştır. Eğer okunursa çok iyi anlaşılmış olur. Bu durumda senin yazlığın da senin asli vatanın sayılır ve seferilikten istifade edemezsin.
Kısaca hüküm şöyledir:
Günümüzde imkânı olanların yazlıkları birer vatan-ı aslîdir. Bu itibarla, kişi, kendisine ait bulunan yazlık ve kışlık evinde namazlarını tam kılar. Kişi iş icabı veya durum gereği her iki şehri de asli vatan edinmişse, her iki şehirde de dört rekâtlı farz namazları tam kılar.
Oraya gittiğinde yol boyunca seferi sayılırsın. Oraya vardığında eğer 15 gün ve daha fazla kalmaya niyet edersen seferilik hükmü biter. Kaç gün kalacağın belli olmaz ve karar vermediğin sürece aylarca bile kalsan seferilik hükmü devam eder. Kızın memlekete geldiğinde de aynı hükümler onun içinde geçerlidir.
Bir çok yerde mülkünün olması önemli değildir. Önemli olan nerede ikamet ettiğindir. Peygamber aleyhisselam, Mekke’yi fethettikten sonra Mekke’ye gittiğinde, Mekke’de evi olduğu halde namazlarını seferi olarak kılmıştır.
Bu bir yorumdur nereden alınmış bilmiyorum
Asli vatan ile İkamet vatanı hakkında bilgi
< VATAN-I ASLÎ
Kişinin asıl memleketi, insanın doğup büyüdüğü veya evlendiği ya da devamlı olarak kalmak için yerleştiği yer. Vatan-ı aslîye; vatan-ı ehlî, vatan-ı karar ve vatan-ı fıtrat da denilmektedir.
Kendi aslî vatanında olan bir kimseye mukîm denilir. Bu kimse için yolcuya tanınan kolaylıklardan hiç birisi tanınmaz. Mukîm, namazını tam kılar, orucunu tutar, kendisine cuma namazı farz, bayram namazı ve kurban namazı vaciptir.
Vatan-ı asli, ancak başka bir vatan-ı aslî ile bozulur. Yani kişinin başka bir memlekete yerleşmesiyle onun vatan-ı aslîsi değişmiş olur. Meselâ; bir kimse doğup büyüdüğü yerden çıkar ve başka bir memlekete yerleşir de ömrünü bu yeni yerleştiği yerde geçirmeye niyet ederse, artık yeni yerleştiği yer onun vatan-ı aslîsi olmuş olur. Eski memleketi ise onun için vatan-ı aslî olmaktan çıkar. Dolayısıyla böyle birisi eski memleketine geçici olarak gider de orada on beş günden daha az kalırsa, orada misâfirdir. Misâfire ait olan kolaylıklardan yararlanır.
Temelli değil de iş icabı veya tayin dolayısıyla başka bir memlekette yaşayan, fakat orada yerleşip kalmak arzusunda olmayan kişi, sonunda asıl memleketine dönmek niyetinde ise, kendi asıl memleketi onun vatan-ı aslîsi olmaya devam eder. (İbn Abidn, Reddü’l-Muhtar Mısır 1966, II /131, 132; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm Büyük İslâm İlmihali, s.231. Ayrıca bk. Seferilik, mad).
ATAN-I İKÂMET
Bir kimsenin kendi esas memleketinden ayrı olarak, on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yer. Vatan-i ikâmete; vatan-ı müstear ve vatan-ı hâdis de denilir. Meselâ, Ankaralı birisi İstanbul’a gider ve orada en az on beş gün veya daha fazla kalmaya niyetlenirse, İstanbul bu kişi için "vatan-ı ikâmet" olmuş olur.
Dinî görevleri yapma konusunda vatan-ı İkâmet ile vatan-ı aslî arasında fark yoktur. Yani vatan-ı ikâmette olan kişi de misafire ait olan dinî kolaylıklardan yararlanamaz.
Vatan-ı ikâmet, başka bir vatan-ı ikâmet
le veya bir vatan-ı aslî ile bozulur. Dolayısıyla; bir memlekette on beş günden fazla kalan bir kimse, kendi memleketine veya yine on beş günden daha fazla kalacağı bir yere gitse ya da kısa da olsa bir yolculuğa çıksa onun eski vatan-ı ikâmeti değişmiş olur. Bu durumda olan kişi o eski vatan-ı ikâmetine tekrar döner de orada on beş günden daha az kalırsa misafirdir. Dinin misafire tanıdığı kolaylıklardan yararlanır. (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, II /132; Ö. Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 231, 232; ayrıca bk. Mukîm mad.) >
Aleykum selam. Bulunduğun şehirden çıkarken şehrin sınırlarını çıktığında seferilik hükmü başlar. Gittiğin yerdeki evin şehrin yerleşim alanına girdiğinde seferilik hükmü bitmiş olur.
yazlık evimde seferi namaz, yazlıkta seferi olunur mu, iki şehirde evi olan kimse seferi sayılırmı
Birden çok yerde evi olan bir kimse, buralara gittiğinde seferi olur mu?
Birden çok yerde evi olan bir kimse, buralara gittiğinde seferi olur mu?
Kişinin asıl memleketine, doğup büyüdüğü veya evlendiği ya da devamlı olarak kalmak için yerleştiği yere vatan-ı aslî denilmektedir. Aslî vatanında olan kimseye mukîm denilir. Vatan-ı aslî, ancak başka bir vatan-ı aslî ile bozulur. Yani kişinin önceki vatanını terk ederek başka bir memlekete yerleşmesiyle onun vatan-ı aslîsi değişmiş olur. Dolayısıyla böyle bir kimse eski memleketine geçici olarak gittiğinde, on beş günden az kalırsa orada misâfir sayılacağından misâfirlikle ilgili kolaylıklardan yararlanır. Temelli değil de iş icabı veya tayin dolayısıyla başka bir memlekette yaşayan, fakat orada yerleşip kalmak arzusunda olmayan kişi, sonunda asıl memleketine dönmek niyetinde ise, kendi asıl memleketi onun vatan-ı aslîsi olmaya devam eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtar, Mısır 1966, II, 614, 615).
Bir kimsenin kendi esas memleketinden ayrı olarak, on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yer vatan-i ikamettir. Dinî görevleri yapma konusunda Vatan-ı İkâmetle Vatan-ı aslî arasında fark yoktur. Yani Vatan-ı İkâmette olan kişi de misafire ait olan dinî kolaylıklardan yararlanamaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtar, II, 614, 615, 616).
Bir kimsenin birden fazla asli vatanı olabilir. Günümüzde imkânı olanların yazlıkları birer vatan-ı aslîdir. Bu itibarla, kişi, kendisine ait bulunan yazlık ve kışlık evinde namazlarını tam kılar. Kişi iş icabı veya durum gereği her iki şehri de asli vatan edinmişse, her iki şehirde de dört rekâtlı farz namazları tam kılar.
Cevap: Birden çok yerde evi olan bir kimse, buralara gittiğinde seferi olur mu?