İslam’da Gebelikten Korunma Yöntemleri
İslam’da gebelikten korunma yöntemleri üzerine görüşler
Cevap: İslam’da Gebelikten Korunma Yöntemleri
Doğum kontrolü ve İslam:
İslam’da esas olan, doğacak çocuklara engel olmamak ve Resûlullah’ın (s.a.v.) kıyamet günü ümmetinin çokluğuyla övüneceği inancıyla inançlı bir nesil yetiştirmektir.
Bu nedenle, çok çocuk sahibi olmaktan kaçınmak genel olarak teşvik edilmemiştir.
Ancak günümüz şartlarında çok sayıda çocuğun bakımını, eğitilmesini ve İslami ahlakla yetişmesini sağlamak her aile için kolay olmayabilir.
Ekonomik veya sağlık sebepleriyle zor durumda kalan aileler, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmayı tercih edebilirler.
Bu durumda meşru yollarla korunma gündeme gelmektedir.
Saadet Asrı’ndan (Hz. Peygamber dönemi) beri bilinen en mahzursuz korunma yöntemi azil (erkeğin ilişki esnasında menisini dışarı boşaltması) olmuştur.
Bu yönteme fakihler genellikle itiraz etmemiştir; çünkü bu durumda erkeğin menisiyle kadının yumurtası rahim içinde birleşmez ve insan hayatının başlangıcı olan “alaka” safhası oluşmaz.
Dolayısıyla bir canlıyı yok etme durumu söz konusu değildir.
Erkeğin bu tedbirine karşılık kadının da rahim ağzını kapatma hakkı vardır.
Bu durum İbn Âbidîn gibi muteber fıkıh kaynaklarında da yer alır.
Dolayısıyla kadın, uygun tıbbi yöntemlerle rahim ağzını kapatabilir.
Bu tür tedbirlerde, hamileliğin oluşumu engellendiği için dinen sakınca bulunmamaktadır.
Azil ile ilgili bu hüküm, gebeliği önlemek için kullanılan ilaçlar, prezervatif, spiral ve benzeri modern yöntemler için de geçerlidir.
Çünkü bu yöntemlerin amacı aynıdır: döllenmeden önce hamileliği önlemek.
Azilin caizliğiyle ilgili deliller, bu modern yöntemler için de geçerli kabul edilir.
Burada önemli bir nokta, kullanılan yöntemin döllenmeden önce mi yoksa döllenmeden sonra mı etki ettiğidir.
Eğer yöntem döllenmeden önce etki ediyorsa caizdir; fakat döllenmeden sonra (yani gebelik oluştuktan sonra) etki ediyorsa caiz değildir.
Çünkü bu durumda, oluşmuş bir canlıya müdahale söz konusudur.
Tıp uzmanlarının verdiği bilgilere göre spiral, çoğunlukla döllenmeyi engellemekte; dolayısıyla hamilelik başlamadan etkisini göstermektedir.
Bu sebeple çoğu İslam âlimi spiral kullanımını caiz görmektedir.
Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Hayatımızdaki İslam adlı eserinde bu konuyu detaylı biçimde ele alır ve spiral gibi yöntemlerin döllenme öncesinde etki ettiği sürece caiz olduğunu ifade eder.
Ancak gebelik oluştuktan sonra yapılan müdahalelerin caiz olmadığını özellikle vurgular.
Prof. Dr. Hamdi Döndüren de Aile İlmihali adlı eserinde meşru mazereti bulunanların, gebeliğin ilk döneminde (yaklaşık bir buçuk ay içinde) tıbbi kontrol yaptırabileceğini belirtir.
Ancak mazeret ne kadar ciddi olursa, dinî sorumluluk da o ölçüde hafifler; mazeret hafifse, sorumluluk artar.
Geçmiş dönemlerde bazı fıkıh âlimleri, dört ay (ruh üflenmeden önce) dolana kadar kürtajın caiz olabileceğini söylemişlerdir.
Ancak bu görüş günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.
Modern tıp, döllenme anından itibaren hayatın başladığını ortaya koymuştur.
Bu nedenle dört ay dolmadan kürtajı caiz gören görüşler, bilgi eksikliğinden kaynaklanmış kabul edilir.
Sonuç
İslam’a göre, hamileliğin başlamasından önce alınan doğum kontrol tedbirleri (azil, prezervatif, spiral, vb.) meşru sebeplerle ve eşlerin karşılıklı rızasıyla uygulandığında caizdir.
Ancak hamilelik oluştuktan sonra yapılan müdahaleler, tıbben zorunlu durumlar hariç, caiz değildir.
Her durumda niyetin iyi olması, yöntemlerin sağlığa zarar vermemesi ve aile huzurunun korunması esastır.
Kaynaklar:
- Hayrettin Karaman, Hayatımızdaki İslam
- Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Aile İlmihali
- Diyanet İşleri Başkanlığı, Fetvalar (aile ve doğum kontrolü konuları)
Etiketler: İslam’da gebelikten korunma yöntemleri, dinimizde doğum kontrolü, İslam’da aile planlaması